29 Mayıs 2006 Pazartesi
keşif
Koluma girdin, tökezledik beraber,
Denize yürüdük hep
En geride kaldı pabuçlarımız (kumsalda koşarken)
(ıslak da olsak)Yeşilin içindeki siyahla kırmızıyı bir biz farkettik
Kaç bulmaca çözdük serin akşamlarda
Güneşli havalarda (süzdük) ıslattık kalplerimizi
Aslında o kadar (çaresiz) acizdik ki;
Birbirimize üzüldük en çok
Aynı yöne giden paralel yollarda,
Patikaları çıkarken gökyüzüne (gülümsemesine) hayran kaldık
Hatırlamıyorum hiç,
Ben bahçede yürüyordum yine düşe kalka…
27 Mayıs 2006 Cumartesi
yeniliğe doğru
Seninle keşfettiğim o mucizeyi;
Uğurla, yudumladığım orta şekerli kahveyi (hatırı olandan),
Kazımla, koptuğu yeri yakalamayı,
Elçimle, açıldığım bucaksız ufukları,
Elbruz, adresiyle doğumumu
Yaşadım.
Yeni yollar açan yolcu katıldı. Başladı paylaşmaya… Şaşırttı beni, “siz”dendi.
Bi puzzle daha yerine oturdu.
Ardından ne yaptıysa benim bütün gerçeklerimi tuzla buz etti. Oyun dışında bıraktı beni.
Şüphe içindeyim!
Sen bana anlatabilir misin, tersten mi yaşamak?
05.50
27.05.06
20 Mayıs 2006 Cumartesi
4 Mayıs 2006 Perşembe
?_
Bunu yapmak zorundayım. Başladı. Zaman yok. Bu 1.Bölüm. Anlatıcının hissedildiği bölüm.
—Bebiş.
—Hayatımın başlangıcı ve sonu.
…
(hüznüm kalır içinde)
—Yapma! Böyle basamazsın kalbimin can kırıklarına
—Kendine iyi bak
—Kendine iyi bak!?! Senden nefret ediyorum.
( deme, bak yağmurları hissedemezsin. sonra kalbin donar. iç çekişlerin nefes olur. kendini benden koruyamazsın. sevmişliğime ölürsün. )
—…
—Kim tutar ki elini? Hem kim gelir ki seninle dünyanın bi ucuna, farklı şaraplardan tatmaya…
…
Kız korkuyla arkasına döner. Katil karşısındadır. Elinde bi çiçek makasıyla tek hamlede kızın gırtlağını keser. Cesede otopsi yapılırken, Dünya’nın telefonu çalar…
—Zır!! Zırr!! Zırr!
Tanımadığım bi dost gibiydi.
Kan akıyordu oluk oluk…
Kim bilir kaç geceler hançerlemişti lanet ettiği benliğini…
Hava da acıma duygusuyla süzülen kelebekler…
“kendine iyi bak”lar…
06.05
04.05.06